Dinamit'ten Tahtında Bir Hükümdar

Hepsini yemek zorunda olmadım çoğu zaman.
Aldatılmakla kurcalanırken aldanan ben değilim aslen.
Yüküm yükümlülüğümden, kaldıramadıklarımsa gördüklerimden ibaret.
Bir düğüm, bir bölüm daha; bir ölüm, bir çözüm daha…
Aydınlığa bir tutam inanç kalmışken elde kalan bir,
Oda ardı sıra yalandan, bir günahlık sevdadan.
Hep korkutulduğum sonlaraydı hevesim.
Hep sonları sevdim, kötü de olmadı.
Deneysel bir hayattı ve olağan bayattı.
Ben suladım her gece filiz vermiş rüyalarımı.
Her gün doğumunda bir mahsulüm vardı.
Öyle çok tuttu ki fidanlarım, kendimden öte bir bahçe yarattı.
Yolların bilmediği öyle çok yer gördüm ki,
Birine rehber olabilirim sandım, tanrım ne çok yanıldım…
Oysa yolcum tekil geçen zamanmış,
Kolları ardına sarılı, yalnızlıkla son kalanmış.
Sanırım benden yedi yıl yaşlım haklı,
Sanırım kendimleyim sadece, istedim ki artayım,
Kaldırımı tanık bir yosma olayım,
Saksımdan sıçrayayım, köklerimden arınayım.
Kendime vadeli bir sonda azınlıktayım.
Vaktini ileri atmalıyım, evimden çıkmamalıyım.
Lakin bilirim; kendini her gerçekleştiren,
Tahtını dinamitten, hükümdarlığını feodaliteden,
Halkını kendinden, mührünüyse yanan izmaritten bilirmiş…
İzmariti tahtında söndürmeye niyetli,
Yıkımı sadece ve sadece kendinden ibaretmiş…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder