Sormasınlar Beni !

Çıkarılan terliğin rahatsızlık veren evresinde kaldı söyleyeceklerim,
Gene paralel bir evren kafamı kurcaladı; asla durmamalı !
Parande atarak geçti bir soytarı, soytarının şapkası dallarıma takıldı,
Çilekli pastada acı bir tat, kremanın sadeliğine inat baskın çıkmalı,
Bastırılmış duygulara kapılan hırsız, soygunun ortasında melankoliye kapılmamalı,
Romanın yollarına düşüpte gelincik şerbeti aranmamalı,
Emri veren benim, yazarken gene bir köleyim,
Bir leğen dolusu çamaşır, kuruması esnasında birbirinden uzaktır,
Kokusu kayıp yaseminler duvarlara asılır,
Asıldıkça çocuk ağacın dallarına, taşıyacağından fazla meyve yuvarlanır,
Velasıl sokak ıslanır, gecenin şamatasında ıslak ıslak sarsılır,
Korkusunda karanlık, herkesden bir şeyler barındırır,
Dolma kalem, mürekkep; soytarıya sormak gerek,
Delinin, ceketine özleminden gelir beyaz tutkusu,
Sandık lekesi belirir aklında, seni sarsan her felaketin ardından,
Saklanırsın en dar dolaba, elbise askısından bu yana,
Soran olursa kapalısın, nabzın ıssız, ismin duyulmasın,
Kafamı kaşıyasım var başımın yanlızlığında, uzanma bana,
Dokunma bana, sokulma bana, darılma bana...
En çok da sırıtma bana, yıkıntını bulaştırma, bulaşığını yıkma...
Kırbacını biniciye sallayan at görmedim hiç, kırbacıma dokunma...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder