Kusurluluğunda Israr Etme Serbestisi

İsmin kurumu üstüne yazdım adını, ne bacalar yanmıştı yaşamın öncesinde,
Ellerimle boyadım seni; dolaptan yatağa, sokaktan çıkmaza, denizden surlara,
Seferi oldum, soluksuz okudum seni yollarda; gözüm etraftan arındı, kör bela...
Kazan dibi tadında bir yosma ya da tarçınlı kurabiye ikramında bir köle...
Ellerim birbirine dolandı, ayakkabı bağlarım her tehlikeye açık,
Yüzüm olmadığım yöne dönük; binbir olurum, tanırsın kadim maskemi,
Aynada gördüğümde yıkıntımı, bir devrim ardına gizlenen bildiri okunur az sayıda kişiye,
Bu kez ne yazdım dersin fermana; yazmalımıydım adını karanlıktan ödünç bir sanrıyla?
Kavramadı aklım kimdir oyunun yönetmeni, sen mi, adetten mi?
Varlığı yokla bir, serbestliğinde zorlanabilir sevgili...
Hazırdın uykusuz ve bulanık gecelere, elinde bir şişe (...)
Sonunda kurguda kaldı kayıp giden gelecek,
Döndük başa, kasveti devrinde, zırhımız incelmiş, yaralarımız kaşınmış,
Kavuştuk gene gecenin en derin saatlerinde...
Bir ceza gitmek isteyene, bir ceza gitmesini isteyene...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder